The Wolf Among Us’ın son zamanlarda çıkan en iyi oyunlardan biri olduğunu kimse inkar edemez. Oyunun bu kadar başarılı olmasındaki en büyük etken ise episode tarzında ilerlemesi ve çok şaşırtıcı sonuçların ortaya çıkması. Tek eksi yanı ise bölümlerin aylar sonra bizlerle buluşturulması. İkinci episode da geçtiğimiz dönemde oyunculara sunulmuştu. Aşağıda The Wolf Among Us -E02- Smoke And Mirrors İnceleme yazısı yer alıyor.
Küçük hikayeler, büyük resim
“Hala inanamıyorum. Bu nasıl olur? Neden? Ondan ne istediler? O sadece kendisi ve diğer Fable’lar adına iyi bir şeyler yapmak için çalıştı. Bütün enerjisini bizlere daha iyi bir hayat sunmak, derdi olanlara çare bulmak için harcadı. Hayrı! Bu haksızlık, bu kesinlikle büyük bir haksızlık! Bu kadar iyi birisinin böyle bir sona layık olmaması lazım. Bizim dünyamızda böyle bir şey olmazdı. Bizim dünyamızda hep mutlu sonlar olurdu. Ben onların bir parçası olamasam da bu bana bile huzur verirdi. Çünkü o huzurun zıttı bendim ve benim sayemde huzurun ne olduğunu anlarlar, mutluluğu tadarlardı. En sonunda mutlu olurlardı. Bizim dünyamızda… Ama bu lanet yer bizim dünyamız değil!”
Faith adlı ilk bölümü şok edici bir sonla başlayan The Wolf Among Us’ın ikinci bölümü Smoke & Mirrors da yine aynı şok edici bir açılışla başlıyor. Öncelikle henüz oyuna hiç başlamamış olan kişiler için SPOILER vermeden hikayenin en başından başlayalım.
Bu zamana kadar okuduğunuz ya da dinlediğiniz tüm masallardaki kahramanlar zorunlu olarak gerçek dünya ile tanışmıştır. Onlar için oldukça farklı olan bu dünyada hiç alışmadıkları bir yaşam tarzına ayak uydurmak zorunda kalmış ancak pek çoğu bu konuda başarısız olmuştur. Maddi sıkıntılar, yaşam zorluğu, kötü insanlar derken Fable’lar masalın bittiğini acı bir şekilde fark ederler.
Normalde masallardaki formlarında olan Fable’lar insanların arasında rahatça dolaşabilmek adına glamour adında bir sihir kullanırlar, lakin bu dünyada hiçbir şey karşılıksız olmadığı gibi glamour’un da bir bedeli vardı ki o da dünyayı yöneten şey olan para!
Gelin görün ki glamour o kadar da çıtır çerez bir “ürün” değildir ve parası olmayan Fable’lar için iki seçenek vardır. Ya hepsinin gerçek formu ile etrafta dolaştığı, şehirden oldukça uzakta bulunan Farm’da yaşamak ya da yasadışı yollardan, oldukça kötü şartarda üretilmiş, kalitesiz fakar çok daha ucuz glamour’ları kullanmak. Çünkü olur da “mundane” denen biz insanların yaşadığı bölgede gerçek formu ile dolaşan bir Fable olursa o zaman Kötü Kurt’la yüzleşmek zorundadır.
Huff and Puff!
“Buradaki hayat çok farklı. Her ne kadar pislik kokan bir lağıma benzese de sürprizlerle dolu. Masallarda böyle bir şey yoktu. Bizim dünyamızda her şey önceden planlanmış ve ona göre işler bir halde, fakat bu dünya sürprizlerle dolu. Seni bir an yerle bir ederken bir sonraki an mutluluktan havalara uçuruyor, her ne kadar ikincisi çok ender gerçekleşse de. Tam bütün ümidini kaybetmiş ve içindeki zerre kadar kalan hayat enerjini bitirmişken bir anda bütün damarlarına umut aşılıyor. Bu şey tıpkı bir adrenalin gibi. Vücüduna hızla yayılıp beynine ve kalbine doğrudan etki ediyor. Koşup haykırmak, herkese ne kadar mutlu olduğunu göstermek istiyorsun. Ellerini, ayaklarını nasıl kullanacağını şaşırıyorsun. Dünya hala aynı berabt dünya olsa da gözlerin artık farklı şeyler seçer oluyor. İşte onu gördüğümde de aynen böyle oldum. Fakat mevcut durumda bu söylediklerimin hiçbirini yapabilecek imkanım yoktu.”
The Wolf Among Us’ta Kötü Kurt ya da Fabletown’daki adı ile Bigby’i kontrol ediyoruz. Aslında kontrol etmek denemez tam olarak nitekim Telltale’ın bu yeni oyunlarında bizlere çok fazla kas gücü gerektirecek iş düşmüyor. Tek yapmamız gereken zaman zaman klavyenin tuşlarına, daha sık olarak ise faremizin sol tuşuna basmaktan ibaret geçiyor oyun.
Tıpkı ilk bölüm gibi ikinci bölümde de klasik macera oyunlarındaki gibi beyin çalıştırıcı, ipucu toplamak zorunda olduğumuz bulmacalar yok. Burada sadece hayat ve onun içindeki en önemli element var; seçimler.
İlk bölümün şok sonunun ardından Bigby Fabletown’da işlenen cinayetleri araştırmaya devam eder. İlk bölümde iki Fable öldürülmüştür ve bu şimdiden oldukça fazladır. Katili bulmak da elbette Fabletown’ın şerifi olan Bigby’e düşmüştür.
Polis sorgusu ile başlayan ikinci bölümde yapmamız gereken ilk iş bir önceki bölümde yakaldığımız şüpheliyi sorgulamak. Zaten daha ilk andan Telltale bunun bir oyun değil hayat hikayesi olduğunu sizlere gösteriyor. Şüpheliye nasıl yaklaştığınız, ona olan tavrınız ve seçtiğiniz cümleler oyunun bu ve bundan sonraki bölümlerinde bir çok noktayı etkileyecek şeyler, dolayısı ile iyi düşünmek gerekiyor.
Wolf Among Us’ın ikinci kısmı daha çok sinematik ile geçiyor ve aksiyon olarak genellikle cümle seçimleri yapıyorsunuz. Sadece bir sahnede quick event özelliği mevcut. Bunun haricinde birkaç sahnede Bigby’i tuşlarla yönlendirerek etraftaki objelerle etkileşime geçiyorsunuz.
Tavırların olduğun kişiyi değil, olman gereken kişiyi yansıtır
“Öfkeliyim evet, zaten esas garip olan bunca yaşanandan sonra öfkeli olmamak. Sakin kalmaktan bashetmiyorum, onu yapabilirim ancak içimde sürekli olarak yanan ve gittikçe büyüyen bir alev var. Bu… Bu kontrol edilemez bir şey. Bunu ortadan kaldırmamı istiyorlar ancak bunu ben yaratmadım ki. İsteyerek öfkeli olmadım, etrafımda olup bitenler bu alevi körükledi. Bu durumda bunu nasıl söndürebilirim ki? Bu benim doğamda var. Bana yıllarca kötü bir şeymişim gibi baktılar ancak benim bu kadar sinirli olmamın sebebi etraftaki bütün bu kötülük. Bu hayatın bir dengesi olduğunu söylüyor herkes, peki o zaman neden hep daha fazla kötülük mevcut? Neden hep iyi bir şey yaşandıtan sonra ardından mutlaka ondan daha büyük bir kötülük musallat oluyor? Bir sınavdan bahsediyorlar. Neyin sınavı? Kimin sınavı? Sonucunda neyi yaşayacağız? Benim dünyamda böyle bir şey yoktu. Benim dünyamda sadece masallar vardı. Buradaki gerçekten çok daha akla yatkın masallar.”
Açıkçası Telltale’ın son iki oyunu (The Walking Dead ve The Wolf Among Us) bir inceleme yapmak için oldukça farklı oyunlar. 5’er bölüm halinde yayınlanan bu iki oyun ne kendi arasında ne de bölümleri arasında mekanik olarak bir fark gözetmiyor. Çizgi roman görsellerindeki grafikleri ile karşımıza çıkan Wolf Among Us’ın sesleri ve müzikleri de oldukça etkileyici. Zaten amacı insanın pek çok duygusunu harekete geçirmek olan bir oyunda da en etkili uyarıcılar müzikler ve diyaloglardaki tonlama başarılarıdır. İşte tıpkı ilk oyunda olduğu gibi Smoke and Mirror’da da Telltale bu işi oldukça iyi yapmış. Ses aktörlerinin başarılı seslendirmeleri ve animasyoncuların diyaloglara uygun bir şekilde karakterlerin yüz mimiklerini tasarlaması sizleri hikayeden bir an bile kopmamanızı sağlıyor.
İlk bölümü oynayanların ikinci bölümü kaçıracağını düşünmüyorum zaten fakat henüz Wolf Among Us’ı denememiş olanlarınız varsa sizlere doğrudan ilk iki bölümü oynamanızı tavsiye ederim.